Haber

Akşener küme toplantısında konuşuyor

Akşener’in açıklamalarından satır başları:

“Yakın tarihimizin en büyük acısını yaşıyoruz. Ama tüm acılarımıza rağmen her zaman olduğu gibi yan yanayız. Ve bu yarayı her zaman birlikte saracağımızın da bilincindeyiz. Çünkü ne olursa olsun bizim kardeşliğimiz var. Dayanışmadır. Zor günlerde beraberiz. “Çatan, yorulmayan ve asla pes etmeyen kalplerimiz var. Dün böyleydi çok şükür bugün de böyle. Yarın da böyle kalacağına yürekten inanıyorum” dedi.

Şüphesiz; Yaşadığımız bu felaketin izleri ne hafızamızdan ne de yüreğimizden silinmeyecek. Yaşamla ölüm arasındaki o ince çizgiyi, ülkemizi yasa boğan o büyük acıyı, tüm Türkiye’nin kulaklarında çınlayan o feryatları hiçbir zaman unutmayacağız. Altına kaç canın, kaç hayalin, moloz yığınlarının gömüldüğünü unutmayacağız. Niyetimiz temiz uyuduğumuz bir gecede çamurların sıçradığı o karanlık sabahı unutmayacağız. Seslerini duyuramayan evlatlarımızı, annelerimizi, babalarımızı ve kardeşlerimizi unutmayacağız! Diğerleri unutabilir. Dünü unutmadık, bugünü de unutmayacağız. Ve asla unutmayacağız!

Acının asıl sahibi elbette sarsıntının yaşandığı ilde, mahallede, köyde yaşayan vatandaşlarımızdır… Binlerce ailemiz hayatını kaybetmiştir. Evlerini, işlerini, birikimlerini kaybettiler. Anıları, hatıraları var. Kaybedilen çok şey var… Bu vesileyle; Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Yüce Allah’tan rahmet, ailelerine ve sevenlerine sabırlar diliyorum. Allah ailesiz kalan evlatlarımızı korusun. Çadırlarda kalan depremzedelerimize Allah dayanma gücü versin. Yaralarımızı sarmak için ter döken memurlarımıza, gönüllülerimize Allah güç kuvvet versin. Yaralı vatandaşlarımıza bir an önce şifalar diliyorum. Hepimizin başı sağolsun, geçmiş olsun hepimize.

“99 DEPREMİNDE YAKINLARINI KAYBEDEN BİRİYİM”

1999 depremini bizzat yaşamış ve yakınlarını kaybetmiş bir insanım. Bu yüzden şok gerçeğiyle yüzleşmenin ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. 99 beyin sarsıntısı hepimize çok şey öğretti. Örneğin bunlardan biri; ilk 72 saatin değeriydi. Arama kurtarma operasyonlarının yapıldığı yerlerde ayak altında yürümemek ve oradaki çalışmalara müdahale etmemek çok değerli. Çünkü ilk 72 saatte en büyük ihtiyaç; Enkaz altında kalan vatandaşlarımızı kurtarmak ve bölgeye gerekli takviyeyi en kısa sürede sağlamak.

İşte tam da bu yüzden afeti öğrenir öğrenmez Afet Uyum Merkezimizi kurduk ve parti olarak seferber olduk. Milletvekillerimizi, genel başkan yardımcılarımızı, gençlik kollarımızı, teşkilat mensuplarımızı, gönüllülerimizi seferber ettik. Bölgedeki eksikliklerin, taleplerin ve ihtiyaçların tespit edilmesinin yanı sıra arama kurtarma faaliyetlerine yardımcı olmaları için 10 ilimize gönderdik.

İYİ Parti olarak bu süreçte bir sivil toplum kuruluşu olarak çalıştık. Milletimizin içine düştüğü ateşi söndürmeye çalıştık. Vatandaşlarımızla hep birlikte yaralara merhem olmak için hep birlikte çalıştık. Bu vesileyle; Deprem olur olmaz seferberlik davetine icabet eden parti yöneticilerimize, milletvekillerimize, il ve ilçe liderlerimize, teşkilat mensuplarımıza, üyelerimize bir kez daha teşekkür ediyorum. Belli oldu, dikkat etmişsinizdir: Bugün salonda gençlik kollarımız yok. ‘Bu ateş sönene kadar biz hep buradayız’ dediler. Ve hala bölgedeler. Bu nedenle gençlik kollarımızdaki tüm çocuklarıma teşekkür ediyorum. Gece gündüz demeden, uyumadan, dinlenmeden milletimiz için çalıştılar. İYİ Partili olmanın ne demek olduğunu herkese gösterdiler. göstermeye devam ediyorlar. Onlarla gurur duyuyorum. İyi ki öyleler.

“ERDOĞAN’IN YERİNDEYDİM…”

Ayrıca depremin ilk gününden bu yana elinden gelenin en iyisini yapmak için çalışan, imkanları ölçüsünde maddi yardımda bulunan, emek veren, emek veren, emek veren, emek veren her bir vatandaşımıza, sivil toplum kuruluşuna, gönüllüye, gencine yaşlısına, kadınına ve erkeğine minnettarız. Bölgedeki çalışmalarda da dualarından vazgeçmediler. Tanrı her birinizi kutsasın.

Erdoğan’ın yerinde ben olsam felaket günü sabah 8.00’de tüm partilerin genel başkanlarını bir araya getirirdim. Bütün imkanlar gündeme gelseydi bu felaketin üstesinden gelinmeye çalışılırdı. Bu yapılmadığı için her açıklamada casusluk yapmaya devam ettik. Ne söylemeliyim? Rahmetli annemin endişesi ‘Allah ıslansın’.

24 yıl sonra hiçbir adım atılmadığını gördük. Rant sevgisinin acı reçetesiyle karşı karşıya kaldık. Ertesi gün birçok ilimizden haber alamamamıza rağmen Türk Kızılayı liderinin “Ulaşılamayan bölge yoktur” sözüne şahit oluyoruz.

AK Parti iktidarında kimse sorumluluk almıyor, hesap sorulmuyor, bir kişi bile istifa etmiyor. Utanıyorum isimlerinden, utanıyorum bu yüzsüzlükten.

Tüm bu anlamsız açıklamalara neden maruz kaldığımızı biliyor musunuz? Tek adam sistemi yüzünden. Gerçekten de bu canavarca sistemin tek adamı Erdoğan’dır.

haberarmutlu.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu